YARATICI' NIN İMTİHAN YALANI

Yaratıcı' nın İslam çatısı altında sarfettiği yalanlardan, çözmesi en zor olanıdır.

Bu yalanı çözmek için öncelikle, yaratılış makalesinde izah ettiğimiz konuya vakıf olunmalıdır. Burada kısaca bahsedeceğim ancak detaylarını ilgili makaleden okuyabilirsiniz.

İnsanoğlu' nun kendi iradesi, teknik olarak olamadığı için imtihan edilemez.

1. Yaratılış: Vâr Etme
     a) Yaratıcı nasıl yaratır:
Değişik şekillere girip, bi takım sıfatlara bürüyerek, çeşit çeşit alemleri var etmesini, yaratma olarak açıklıyor. Her şey algılarımızda gerçekleşir. Tahta, et, demir, toprak.. bunlar gerçekte yoktur. Algımızda ilgili prensipler üzere, huzudları çizilerek izah edilmiş duygu-durumlardır.
Yaratılışta bazı prensipler vardır. Bunlar yaratılana dair bazı özelliklerdir. Şekiller, maddesel özellikler, duygu ve his oluşturan sıfatlar.
Eline bir nesne al. Mesela bardak.
1- Neyden yapılmış -ki onun duygu ve hislerini verecek sıfatları tanımlar Tanrı.
2- Şekil, koku ve bazı maddesel durumlar yüklenir cisme.
Yaratılı

2. Yaratılış: Bilinç, İrade

a) İnsan-Olay Etkileşimi:
     İnsan bir olayla karşılaştığında, o olay öncelikle hayalinde imgesel olarak tanımlanıp, ruha izah edilir. Bu izah ve tanımlama ile insan o olayı yorumlamış olur. Sonra o olayın sosyal, kültürel, ahlaki, vicdani sair olgularla ileri düzey yorumu yapılır. Daha ileri safhaları ise çeşitli vizyon, bakış açılarıdır. Yorumlama mekanizmalarına ise mantık denir.

3. Yaratılış: Hologram
Yaratılışı bir örnekle izah etmenin en sağlam yolu hologram örneği üzerinden anlatmak. Holografik bir görüntüde, bir insan eline bardak aldı. Sen yani yaratıcısı, holograma elinle temas ediyosun, sadece ışık. Ancak hologramdaki yazılımsal insan elinde bardak tuttuğuna tam inanıyor. Çünkü yazılımı, nesnel prensiplere göre ve bardak protokolüne göre yazdın. Yazılımsal insana da bardak tutarkenki hisleri yazdın(yaşattın). Başka bi örnek verelim. Yazılımsal insan bıçakla hıyar doğrarken yanlışlıkla parmağını kesti (sen yani yaratıcısı, yanlışlık süsüyle kestirdin). Protokoller işlemeye başlar; parmağında kesik açılır, kan akar, ruhuna acı duygusu yaşatılır. Her olayın bir mantığı ve ölçüsü vardır. Ufak bir kesik için kılıç yarası protokolleri işletilmez. Adamın karşısına vahşi köpek çıkar; korku, heyecan protokolleri yüklenir/yaşatılır. İşte tam burda başka bi bilgi vereyim: Bu duygu-durum protokolünde Tanrı dengesiz oynamalar yapınca; o kişiye psikolojisi bozuk, ruh hastası denilir.
Programcılıkta kod kütüphaneleri vardır. Her programı yeniden yazmayıp, o kütüphaneden hazırını çağırırsın. Tanrı da böyle yapar. Yani her duygu-durumun, nesnel hissedişlerin hazırı vardır. Hayalimize ilham eder(tecelli).

İşte çok kısa izah ettiğim bu işleyişi, an be an Tanrı gerçekleştirmektedir. Her insan için farklı temalar kullanır. Bu, ruhtaki anlık yaratma faaliyetlerine "dinamik" yaratma denir. Nesneler ise "statik" yaratmadır.

Gelelim seçme/tercih (imtihan) kısmına..
Tanrı insana, karşılaştığı o ham olayı önce işledi, izah etti ve şimdi de farklı açılardan, hayalinde kıyaslamalar yapma evresine geçti. O olayın cihetleri hakkında, ne yaptığında ne sonuçlar oluşacağı senaryolarını, kendi aralarında kıyaslamalar yaparak izah eder. İnsanoğlu' na her şeyi hayali imajinasyonla izah ettiğinde o olay, kara tahtada tebeşirle çözülmüş bir problem gibi dursa bile insanoğlunun "kendinden menkul" bir seçim yapması mümkün değildir. Böyle bir özellik sadece yaratıcıda bulunur. Eğer Tanrı (farzı misal) ölse tüm varlık alemi anında yok olur. Tıpkı holografik dünyada elektriğin kesilmesi gibi.

Tanrı kişinin hayalinde izah etti, analiz etti, yorumladı, kıyasladı ve en doğru tercihi insan adına yaptı. Bu tam modüleli bir iştir. Bu modülasyon ile kişi, tüm bu faaliyetleri kendisinin yaptığını zanneder. Zaten kalp gözünün açık olması olayı da modülasyonda, zaman farkı olması durumudur. Neyse bu detayı geçelim ve devam edelim. İnsanoğlu sadece bir bilinçtir. Tanrı, neyi işleyip, izah edip-seçerse onu yaşar. Bir bilgisayar düşünün.. Yazılım harici, kendiliğinden bir marifeti olabilir mi?

Bu teknik bilgiyi hemen şimdi idrak etmeniz çok çok zor olabilir. Ancak Tanrı, içinizden bazılarına bu işleyişi hayal aleminde izah edip, gösterebilir. Neticede bu bilgileri bana da izah eden O.

Bir de şöyle düşünün...
Tanrı şimdiye kadarki en büyük projesini, insanı dizayn edecek. Yaşayacağı dünya/doğa/uzay alemine bile çok kafa yorup, dizayn edecek. Tam sistemi çalıştırmaya başlayacakken, ordan salak bi şeytan çıkıp trollük yapacak, sonra Tanrı buna alınganlık edip, projenin akışını değiştirip; mevzuyu imtihan olayına dönüştürecek.
Salak mıyız?
Peki ya o şeytan denilen varlık salak mı ki; Tanrı' sının şiddetli gücünü çok iyi bildiği halde, vadesi dolacak olan, bir süreliğine olsa bile o Tanrı' ya kafa tutacak?

Hayır.
Ne biz, ne şeytan ve ne de Yaratıcı salak.
Şeytan Yaratıcı' nın kendisidir. Yani God, Allah, Yahve, Tengri vs.. işte bu kisveler İblis' in kavimlere/dinlere göre büründüğü kisveleridir.

İslam' da Allah' ın her kötülüğü yapıpta sonra "öte alemde iyilik vericem, imtihan ediyom" demesi ve İslam alimlerinin de aynı bahaneyi öne sürmesi kesin ve net bir yalandır.
İnsanoğlu teknik olarak imtihan edilemez.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YARATILIŞ ve KADER

ÖTE ALEM: CEHENNEM

YARATICININ ŞEYTAN OLDUĞUNA DAİR DELİLLER